9245,55%-0,66
38,43% 0,01
43,79% -0,30
4095,57% -0,88
6612,20% 0,34
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayını belirlemek için yapacağı ön seçime tek aday olarak katılan TBB VE İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, yeni sıfatıyla kamuoyunun karşısına ilk kez çıktı.
İmamoğlu, Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler’in hukuksuz bir şekilde gözaltına alınmasını “utanç verici” sözleriyle eleştirerek, “Sanıyorlar ki, ellerindeki geçici yetkilerle milletin kararına el koyabilirler. Sanıyorlar ki, mahkemelerde halkın partisini durdurabilirler. Zavallılar. Çaresizler. Acizler. Onlara hatırlatalım; CHP, halkın kendisidir. Halktır, halk. Halkın partisidir. Halkı durduramazsın, engelleyemezsin, kapatamazsın. Ekrem İmamoğlu da bu halkın, bu milletin oğludur, evladıdır. Onu, milletin elinden alamazsın. Sanıyorlar ki, Ekrem İmamoğlu’nu aday yapmazlarsa, kurtulurlar. Şu salonda kaç tane İmamoğlu var biliyor musun? Görmüyorlar, işitmiyorlar. Yahu hepimizi yasaklasan ne olur? Bu memleketin her bir şehrinden, her bir ilçesinden, beldesinden, köyünden bir Ekrem İmamoğlu karşına dikilir. Buradaki her bir milletvekili, her bir CHP il başkanı, her bir kadın kolları başkanı, gençlik kolları başkanı, her bir CHP neferi bizim Cumhurbaşkanı adayımızdır. İcraatçı ve halkçı CHP’li belediyelerin büyük başarısının mimarı kıymetli başkanlarımızın her biri adaydır, bizim adayımızdır. Kıymetli milletimiz, çok kıymetli partililerim, partimin çok kıymetli yöneticileri; kurtuluş yok tek başına, haydi şimdi hep birlikte görev başına hep beraber görev almaya, hep birlikte yol almaya. Bu yolumuzun uzun olduğunu hepimiz biliyoruz. Allah'ın izniyle başaracağız. Kararlıyız. Türkiye'nin her bir yanını gezmeye başlayacağız. Bir yandan görev yaparken, bir yandan ülkemizi geleceğe hazırlayacağız. En hızlı şekilde sandığı milletimizin önüne getireceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi başaracak, Türkiye kazanacak” diye konuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP), önümüzdeki genel seçimlerdeki Cumhurbaşkanı adayını belirlemek için yapacağı ön seçime tek aday olarak katılan Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, yeni sıfatıyla kamuoyunun karşısına ilk kez çıktı. İmamoğlu, CHP Genel Merkezi’nde düzenlenen “Cumhurbaşkanı Adayımızı Gel, Seç, Tarihe Geç” başlıklı tanıtım toplantısında yaptığı çok uzun ve kapsamlı konuşmada bazı bölümler:
“Değerli yol arkadaşlarımız, bugün tarihi bir gündür. Bugün, partimizin, Türkiye tarihinde ilk kez, dünyada çok az, cumhurbaşkanı adayını bir partinin üyeleri seçsin diye yola çıkışının ilk günü, ilk duyurusu. Böyle tarihi bir anda, farklı duygularla konuşmama başlamayı isterdim. Ama ne yazık ki, yine bu sabah, aylardır ülkemizde yaşatılan utanç verici, hepimizin başını öne eğdiren ve gerçekten insanlarımızın yaşamlarıyla ilgili dahi tereddüde düşürten uygulamalardan birisini daha yaşamanın utancı içerisindeyiz. Beykoz'da, 65 yıllık Paşabahçeli, iyi eğitimli, daha önce de belediye başkanlığı yapmış̧, devlet adabını bilen, insanlarla iyi diyalog kurmuş, kendini sevdirmiş, daha önceki dönemi 90’lı yıllarda olmasına rağmen hala insanların evinde, barkında hizmetinin sesini duyduğumuz Beykoz Belediye Başkanımız Alaattin Köseler, sabah 04:00 sıralarında, evine eşi uyurken, polis baskınıyla gözaltına giriliyor, arama yapılıyor ve gözaltına alınıyor. ‘Hakkındaki itham her neyse, ifadeye çağrıldığında koşa koşa gitmekten tereddüt etmeyecek bir belediye başkanına, ev baskını yapmak nasıl bir iddia, nasıl bir kişisel bir hırs ve öfkenin yansımasın anlaşılır bir şey değil’ diyebilirsiniz.”
“İŞ AYYUKA ÇIKINCA, KÖTÜ PLANIN SAHİBİ”
“Ama ben, bu öfkeyi ve hırs yansımasının neden olduğunu biliyorum. Bu öfke, 1 hafta öncesine dayanıyor. Biliyorsunuz, yine gecen hafta akşam üstü Beykoz Belediyemize polisler geldi. Ellerinde de bir savcı imzalı belge vardı. Ne oldu biliyor musunuz? O savcının bundan haberi bile yoktu. Belgede imzası görülen savcının, o belgeden haberi bile yoktu. Doğal olarak imzası da yok. Ben o belgeden anlamam, ama o belge barkoda tutulduğunda, o barkoddan hiçbir şeye ulaşılamıyor ve görülemiyor. Ortalık karıştı. Bu iş ayyuka çıkınca, kötü planın sahibi, o akşam bu iş uygulanmayınca, belli ki çok öfkelendi. Kişisel husumete işi döker gibi, sabah saat 4’te Belediye Başkanının evine baskın yapıldı. Utanç verici. Utanç verici. Bu normal işler değil. Bunlar gerçekten bu ülkede asla görmek istemeyeceğimiz, hiç kimsenin başına gelsin istemeyeceğimiz, bir kişinin dahi yaşamasını istemeyeceğimiz ayıp şeyler, kötü işler. Ve ne yazı ki, Belediye Başkanımız şu anda İstanbul'da, Vatan Caddesi'ndeki polis merkezinde. Tabii Türkiye'de bunlar, çok kötü işlere bizleri alıştırmak istiyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, bunun sürdürülemez olduğunu görecekler. Hepsine bunu sürdüremeyeceklerini biz göstereceğiz. Bu salondaki insanlar ve onların yoldaşları gösterecek.”
“SİYASETİ DİZAYN ETMEYE ÇALIŞAN CUMHURBAŞKANI VE BU YÖNETİM ANLAYIŞI O GÜN ANLAYACAKLAR Kİ”
“Türkiye'de her şey çok hızlı değişir. O sandık eninde sonunda milletin önüne gelecek. Siyaseti dizayn etmeye çalışan, başta Cumhurbaşkanı ve bu yönetim anlayışı, o gün anlayacaklar ki, bu milletimizin, bu dahi milletimizin, Türk milletinin o kafasında hiçbir şeyi dizayn edememişler. Tarihin neyini yaşayacaklar biliyor musunuz? Tarihin en büyük hezimetini yaşayacaklar. Birkaç sene çabuk geçer. Zannediyorlar ki, karşılarında pes edecek bir insan grubu var. Asla yok. Tarihin en büyük hezimetini onlara yaşatacak olan, buradaki insanların temsil ettiği on milyonlarca insanım var. Buradan net olarak ifade etmek isterim. Onlara ‘güle güle’ demeyi, onları göndermeyi dört gözle bekliyorum. Bu hukuksuz uygulamaların, bu kötü uygulamaların, tekrar ifade edeyim ki, 86 milyon insanımızdan, ‘Şu bir kişinin de başına gelsin’ diyecek hiç kimse bu salonda yok. ‘Bir kişinin bile başına gelmesin’ diyecek insanlar burada. O bakımdan biz, hukukun üstünlüğüne inanıyoruz ve bu yolda mücadelemizi vermeye devam edeceğiz.”
“TARİHİMİZİN ÖNEMLİ BİR KAVŞAĞINDAYIZ”
“Partimizin, bu büyük çatının bize verdiği sorumlulukla çıktığımız bu yolculukta çok derin, çok büyük sorumluluklarımız, zorluklarımız, meşakkatli bir yolculuğumuz olacak. Hepimiz bir kavşaktayız. Tarihimizin önemli bir kavşağında. Cumhuriyetimizin yeni yüzyılında, geleceğin rotasını tayin etmenin eşiğindeyiz. 102 yıl önce, büyük bir yıkımın ardından, bitap düşmüş bir memleketin ekonomisini, adaletini, birliğini inşa etme sorumluluğuyla karşı karşıya olan Mustafa Kemal ve arkadaşlarının iradesine, azmine, kararlılığına hep birlikte bugün yine ihtiyacımız var. Kıymetli yol arkadaşlarım; bugün yine, yeniden, hep birlikte yola çıkıyoruz. Dünya yeniden kurulurken, biz de Türkiye’nin bu yeni dünyada nasıl yer alacağına karar vereceğiz. 102 yıldır en önemli kavşaklarda, en hayati kararları CHP verdi. 1923’ten beridir, yasalar önünde herkesin bir diğeriyle eşit vatandaş olduğu bir Cumhuriyet’te yaşıyor olmamızda bizim imzamız var, partimizin imzası var. Millet iradesine dayanan bir devletin ve vatandaşlık esasına dayalı bir milletin inşa edilmesinde de CHP’nin iradesi var. 1923’te İzmir İktisat Kongresi’nde, 1929’da dünya ekonomik bunalımında doğru tepkiler vererek, milli bir ekonominin kurulmasında da bizim imzamız var. Ülkede sermayenin çok kıt olduğu koşullarda kurulan ulaşım alt yapısında, temel ihtiyaçların üretimi için açılan fabrikalarda, bankalarda, iktisadi teşekküllerde de bizim imzamız var.”
“YENİLDİĞİ RAKİBİNE OLGUNLUKLA İKTİDARI TESLİM EDEN DE BİZ OLDUK”
“İkinci Dünya Savaşı’nın dehşetinden, 80 milyon kişinin öldüğü o büyük küresel yıkımdan, CHP yönetiminin diplomatik ferasetiyle hasarsız çıkmayı da partimiz başardı. Türkiye’nin çok partili demokrasiye geçişini de biz sağladık. Yenildiği rakibine olgunlukla, sorumlulukla iktidarı teslim eden de biz olduk. Cumhuriyetin ilk çeyrek asrının her anına damgasını vuran CHP, 1950’den sonra iktidarda olmadığı dönemlerde de ülke siyasetine yön verdi. 1970’lerde bütün dünyada eşitlik ve özgürlük dalgası yükselirken biz de ‘ortanın solu’ dedik, sosyal demokrasi dedik. ‘Toprak işleyenin su kullananın’, ‘ne ezilen ne ezen, hakça düzen’ diyen de biz olduk. 1970’lerde rahmetli Necmettin Erbakan’ın liderliğindeki Milli Selamet Partisi’yle koalisyon kurarak, farklı toplum kesimlerinin aynı ideal etrafında buluşabileceğini, ulusal meselelerde ayrışma yerine birleşmenin mümkün olabileceğini de biz gösterdik. 1974’te Kıbrıs Barış Harekatı’nı yaparak hem müttefiklerimize hem de hasımlarımıza güç ve kararlılık gösteren devletimizin direksiyonunda yine CHP vardı.”
“MİLLETİN KABAHATİNDEN DEĞİL, KENDİ EKSİKLİKLERİMİZDEN İKTİDAR OLAMADIK”
“600 yıllık bir imparatorluk çökerken, 1923 şartlarında dünyanın en devrimci hareketlerinden birini yaratarak, tüm ezilen halklara ilham veren CHP, 1960’larda ve 1970’lerde dünyanın ve Türkiye’nin değişimine ayak uydurarak da doğruyu yapmıştı. Ne var ki, 1980’den sonra aynı kabiliyeti gösteremedik. Milletin kabahatinden değil, kendi eksikliklerimizden iktidar olamadık. Biz iktidar olamayınca, Türkiye, sosyal hukuk devleti olmaktan ve demokrasiden uzaklaştı. Yıllar içinde daha da otoriterleşen ve ülkemizi krizlerden koruyamayan iktidarların eline düştü. Uzun yıllardır iktidar olamadığımız için, Cumhuriyetin ikinci yüzyılına, köklü kurumları zayıflamış bir devletle, işlevsizleşmiş bir meclisle, liyakati sorgulanan bir bürokrasiyle, çökmüş bir adalet sistemiyle, demokratik dünyadan uzaklaşmış bir ülkeyle, yarısı yoksulluk sınırının altında bir nüfusla girdik. Vatandaşlarımızı ‘yerli ve milli olanlar’ ve ‘olmayanlar’ diye ayrıştıran, muhalefete tahammülsüz, adaleti paramparça etmiş, eğitimi çökertmiş, ülkemize eşi benzeri görülmemiş bir hayat pahalılığı yaşatan bu iktidarla girdik Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına.”
“BUNA BİR SON VERMEK ZORUNDAYIZ”
“Buna bir son vermek zorundayız. Bu hali kabullenemeyiz. İşte bu yüzden, vatandaşları eşitlikte birleştirmiş, hep birlikte millet olma fikrinde, kader ortaklığında buluşturmuş Mustafa Kemal Atatürk’ün iradesi; ülkemizi çok partili demokrasiye geçirmiş, kaybettiği seçim yarışından sonra iktidarı olgunlukla teslim etmiş İsmet İnönü’nün feraseti; sosyal demokrasi geleneğini topraklarımıza eşitlik ve özgürlük mücadelesiyle taşımış Bülent Ecevit’in yenilikçi heyecanı yolumuzu aydınlatıyor. Bu irade, bu feraset, bu heyecanla milletimizi yeniden devletin sahibi kılma yolculuğuna çıkıyoruz. İki yıl önce, ‘Aynı şeyleri yaparak farklı sonuç bekleyemeyiz, değişmemiz gerekir. CHP’nin de Türkiye’nin de değişeceğine inanıyorum’ demiştim. Çünkü biliyordum ki, CHP değişirse Türkiye değişir. CHP silkindi, değişti, 2023 kurultayında ölü toprağını üzerinden attı. 31 Mart 2024’ten beri Türkiye’nin birinci partisiyiz. Şimdi sıra Türkiye’yi değiştirmekte. Bugün, bu yola çıkıyoruz. Devletimizi demokratik ve güçlü, toplumu zengin ve huzurlu, vatandaşlarımızı eşit ve özgür, siyasi rekabeti çoğulcu, adil ve medeni kılma yolundayız artık.”
“ADAY BELİRLEYECEĞİMİZ İÇİN, BÜYÜK BİR KORKUYA KAPILDILAR”
“Sevgili yol arkadaşlarım; yine bir karar vereceğiz. Cumhurbaşkanı adayımızı belirleyecek ve büyük ve kutlu bir yolculuğu başlatacağız. Partimiz, aday belirleme kararı verdi. Genel Başkanımız, bu kararı duyurduğundan beri, toplumda büyük bir heyecan oluştu. Halkımız, bu iktidarın rakipsiz olmadığını, bir seçeneğinin olduğunu gördü ve umutlandı. Rakibimiz ise büyük bir panik yaşıyor. Çünkü onlar, kendilerini rakipsiz zannettiler. Rakiplerini kendileri belirleyebilir zannettiler. İktidarlarını sonsuz zannettiler. CHP’yi birliğini sağlayamaz, kendi iç gerilimlerinde boğulur, siyaset sahnesini onlara bırakır zannettiler. Aday belirleyeceğimiz için, büyük bir korkuya kapıldılar. Bu milletin onlara verdiği yetkiyi, sonuna kadar istismar etmeye başladılar. Benim hakkımda 25 yıla varan hapis cezalarını bir şekilde kurguladılar ve istiyorlar. Siyasi yasak getirmek istiyorlar. Partimizin kurultayını iptal etmek, partimize kayyım ataması için süreç takibi yapıyorlar. Gözleri o kadar kararmış ki, bu milletin kararından yılmadığını, yaptığı seçimleri, tercihleri asla zalimlerin zulmüne kurban etmediğini, asla seçme yetkisinin elinden alınmasına asla izin vermediğini unutmuşlar.”
“ŞU SALONDA KAÇ TANE İMAMOĞLU VAR?”
BİLİYOR MUSUN?” “Sanıyorlar ki, ellerindeki geçici yetkilerle milletin kararına el koyabilirler. Sanıyorlar ki, mahkemelerde halkın partisini durdurabilirler. Zavallılar. Çaresizler. Acizler. Onlara hatırlatalım; CHP, halkın kendisidir. Halktır, halk. Halkın partisidir. Halkı durduramazsın, engelleyemezsin, kapatamazsın. Ekrem İmamoğlu da bu halkın, bu milletin oğludur, evladıdır. Onu, milletin elinden alamazsın. Sanıyorlar ki, Ekrem İmamoğlu’nu aday yapmazlarsa, kurtulurlar. Şu salonda kaç tane İmamoğlu var biliyor musun? Görmüyorlar, işitmiyorlar. Yahu hepimizi yasaklasan ne olur? Bu memleketin her bir şehrinden, her bir ilçesinden, beldesinden, köyünden bir Ekrem İmamoğlu karşına dikilir,; buradaki her bir milletvekili, her bir CHP il başkanı, her bir kadın kolları başkanı, gençlik kolları başkanı, her bir CHP neferi bizim Cumhurbaşkanı adayımızdır. İcraatçı ve halkçı CHP’li belediyelerin büyük başarısının mimarı kıymetli başkanlarımızın her biri adaydır, bizim adayımızdır. Ekrem İmamoğlu, bu yolculukta kendi adına aday değil. Diyeceksiniz ki bütün dostlarım, bütün arkadaşlarım, ‘Ha İmamoğlu aday ha ben adayım.’ Bu inançla bakmak zorundasınız. Bu inanca dönük bir yol haritası var. Bu inanca dönük bir yolculuğa büyük bir davet var. Yani yıldırıp, sindirip, korkutup milletin seçimini, tercihini, iradesini yüzüstü bırakacağımızı sanıyorlar. Bu kararlı gözlerden ve buradaki kararlılığı o gözlerden şunu görebilirsiniz: O bir çift mavi gözdeki kararlılığı görebilirsiniz. Bizim gözümüze, o gözümüzün içine baktıkça, size o çaresizliğinizi hatırlatmaya devam edeceğiz. Sizlere acizliğinizi, korkunuzu hatırlatmaya ve göstermeye devam edeceğiz.”
“BU YOLA KAPRİSLE, KOMPLEKSLE, EGOYLA ÇIKILMAZ”
“Bizim tek derdimiz, tek hayalimiz var: Bir avuç insanın yerle bir ettiği devlet yapısını, hukuk sistemini, demokrasiyi, ekonomiyi, eğitimi, sağlığı yeniden inşa etmek. Devleti bir avuç insanın değil, milletin çıkarlarının, güvenliğinin, geleceğinin bekçisi haline getirmek. Yüce Türk milleti, devlet geleneğimizi iyi bilir: İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın. Bu amaç; her şeyden önce makama değil, mücadeleye odaklanmayı gerektiriyor. Bu mücadele, milletin onayını almayı, seçim kazanmayı ve ülkeyi iyi yönetebilmeyi gerektiriyor. İşte bunun için yola çıkıyoruz. Bu yola kaprisle, kompleksle, egoyla çıkılmaz. Bu yola tek başına çıkılmaz. Bu yolda ortak akıl var, iş bölümü var, rol dağılımı var. Ben, bu yola mücadele için, üstüme düşeni bir nefer sorumluluğuyla yerine getirmek için, siz yol arkadaşlarımla birlikte çıkıyorum. Bu yola kendime güvendiğim kadar, size güvendiğim için çıkıyorum. Bu yolda birlikte olduğumuz için güvendeyim. Bütün engelleri, bütün badireleri, bütün bedelleri birlikte göğüsleyeceğimiz için rahat, huzurlu ve mutluyum. Bu yolda dalga dalga büyüyeceğimize, çoğalacağımıza, umudu sarsılmış, hayalleri tarumar edilmiş, gelecek kaygısı içindeki bütün vatandaşlarımızı, gençlerimizi, kadınlarımızı yanımızda göreceğimize yürekten inanıyorum.”
“HALKSIZ SİYASET HEVESLERİNİ KURSAKLARINDA BIRAKACAĞIZ”
“Bugün bu salondan çıkacağız, memleketin dört bir yanına dağılıp, üyelerimizin her biriyle tek tek buluşacağız. Birliğimizi, dirliğimizi cümle aleme göstereceğiz. Aday belirleme kararımızdan telaşlanan bir avuç siyasi elit, ön seçim yapacağımızı duyunca, daha da büyük panikledi. Çünkü kendi tabanları da ön seçim ister diye korktular. Çünkü demokrasiye alışık değiller. Çünkü kendi teşkilatları da üyeleri de ‘bizim de sözümüz kararlara ortak olsun’ der diye telaşlandılar. Partimizin aday kararı, bu baskıcı iktidara rakipsiz olmadığını, gündemi de rakiplerini de kendilerinin belirleyemeyeceğini gösterdi. Partimizin ön seçim kararı, Türkiye siyasetinde ilk defa gerçekleşen bir demokrasi devrimine yol açtı. Türkiye’ye tek adamcı, tepeden inme siyaseti dayatmak isteyen zihniyet ön seçimden çok korktu. Çünkü onlar, ülkeyi seçimsiz, sandıksız yönetme hevesleri kuruyorlar. Ama biz, onlara bu fırsatı vermeyeceğiz. Demokrasi tarihimizin bu çaptaki ilk büyük ön seçimini en yüksek katılımla, en doğru ve en güzel şekliyle tamamlayacağız. Gerçek bir demokrasi şöleni yaşayacağız ve yaşatacağız. Halksız siyaset heveslerini kursaklarında bırakacağız.”
“MİLLETİMİZ, DEVLETİN EFENDİSİDİR; MİLLET NE DERSE O OLUR”
“23 Mart’ta birliğini, dirliğini sağlamış bir CHP olarak iktidar yoluna çıkıyoruz. Kurucumuz, önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ ilkesine yürekten bağlı bir parti olarak, ilk adımı üyelerimizin çizeceği yol haritasına uygun olarak atacağız. Üyeler partilerin, vatandaşlar ülkenin sahibidir. Onlar ne derse o olur. Milletimiz, devletin efendisidir. Millet ne derse o olur. Cumhuriyet, herkes bu duyguyu, bu özgüveni hissetsin, yöneticiler vatandaş karşısında hadlerini bilsinler diye kuruldu. Demokrasi bunun için var. 23 Mart’ta ülkenin dört bir yanında gerçekleştireceğimiz demokrasi şöleni milletin umudu, sandık korkusu yaşayanların kabusu olacak. Biz CHP’liler, bu bozuk düzeni değiştirme kararlılığımızı göstereceğiz, sonra gerisi çığ gibi gelecek. 23 Mart’ta önseçim sandığından çıkacak, tüm üyelerimizi de arkamıza alıp, memleketin dört bir yanında toplumun tüm kesimleriyle buluşacağız. Partizanlık yapmayacak, hep birlikte kurtuluş mücadelemizi çoğalta çoğalta, büyüte büyüte milletin Türkiye’yi ayağa kaldıracak iktidarını kuracağız.”
“ŞAFAK SÖKÜYOR”
“Buradan aziz milletimize de seslenmek isterim. İsraf, iş bilmezlik ve kibrin sebep olduğu ekonomik krizden, yaşanan derin yoksulluktan, her gün kriz yaratan siyasetten, giderek artan toplumsal çürümeden, adalet, eğitim ve sağlık sistemlerimizdeki çöküşten, her yere üşüşmüş olan mafya ve çetelerden, iş kazasında, yangında, depremde ihmal sebebiyle yaşanan ölümlerden ve sonu hiç gelmeyecekmiş gibi duran bu karanlıktan yorulmuş, bitap düşmüş olan büyük milletimize sesleniyorum: Müsterih olun, içinizi ferah tutun. Şafak söküyor. Uzun ve zahmetli bir yola çıkıyoruz. Bu düzeni değiştirmek, umudu ve güveni yeniden inşa etmek, artık bu karanlıktan yorulan milletimizi iyileştirmek, Türkiye’yi dünyada hak ettiği noktaya yükseltmek için hep birlikte büyük bir yola çıkıyoruz. Bir derdimiz, bir davamız, bir hayalimiz var. Derdimiz Türkiye’dir. Davamız devleti güçlü, demokratik ve adil, milletimizi huzurlu ve özgür kılmaktır. Hayalimiz, ülkemizi dünyanın en güçlü ve en zengin ülkeleri arasında görmektir.”
“YÜKÜ OMUZLAMANIN VAKTİ GELMİŞTİR”
“Kardeşlerim, yükü omuzlamanın vakti gelmiştir. Omuz omuza, kol kola çıkılacak yolculuğun vakti gelmiştir. Sorumluluk almak için hazırız. Kendimize güveniyoruz. Çünkü, yalnızca büyük bir davaya, büyük bir sevdaya değil, aynı zamanda da sağlam bir plana ve bu planı hayata geçirebilecek güçlü kadrolara sahibiz. Milletimiz umuda muhtaç, bir büyük Türkiye hayaline açken; aklın, bilimin ve devletimizin tarih, tecrübe ve birikiminin yolundan ayrılmadan, çalışmaktan yorulmadan, hizmette geri durmadan, mazeret değil, marifet üreterek, sorun değil, çözüm üreterek, Allah’ın verdiği aklı milletin geleceği için kullanarak, milletimiz için, milletimizle beraber, büyük bir yolculuğa çıkmanın vakti gelmiştir. Çok çalışacağız, akılla çalışacağız, aşkla çalışacağız. Allah’ın izniyle, milletimizin gücü ve iradesiyle hep beraber bir Türkiye mucizesi gerçekleştireceğiz.”(Editör)